Bölüm

2012 yılında Mavi Marmara

 

Foto: Mahmoud Zayyat

İsrail, hâlâ Gazze’yi bombalıyor ve hâlâ çocukları öldürüyor.

-Uğur Süleyman Söylemez hâlâ bilinci kapalı bir şekilde komada yatıyor. Eşi ve çocukları “Allah’tan ümit kesilmez!” diyorlar.

-İsmail Songür, olaydan 2 yıl sonra Gazze›ye gidip Gazzelilerin yaşadıklarını kendi gözleriyle gördü.

-Seçim hazırlıklarındaki Obama, Amerika’daki İsrail lobisine, hâlâ ve her zaman İsrail’in arkasında olduğunu söyleyerek kendisinin Mavi Marmara davasında İsrail’i desteklediğini hatırlattı.

-31 Mayıs 2010’da Levent’te ki İsrail başkonsolosluğu önünde “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa” muhalefet ettikleri gerekçesiyle haklarında 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan 9 kişi İstanbul 30 Mart tarihinde beraat etti.
İsmail Bilgen basına verdiği demeçte: “Dünyanın birçok ülkesinde insanlar İsrail elçilikleri, konsoloslukları önünde eylemler yapmışlardı. Ancak bu saldırılardan en fazla etkilenen ülke olan Türkiye’de konsolosluk önünde haklı bir mücadele için tepki gösteren 9 kişi, hakkında dava açılarak hakim karşısına çıkarılıyor” dedi.

-2011 yılının Aralık ayında Kayseri’de “Kahrolsun İsrail” dedikleri için tutuklanan protestocular (Filistin Dostları) 27 Ocak’ta serbest bırakıldılar.

-Ankara’daki Filistin Dostları ise 20 Mart’ta serbest bırakıldı.

– İsrail’de Mavimarmara’ya katılmış olan İsrail vatandaşlarına karşı açılan dava “Bu yardım konvoyuna katılmanın bir suç olmadığı” yönünde sonuçlandı.

-Mavi Marmara soruşturması ile ilgili en yetkili isimlerden olan İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Ateş Hasan Sözen, davanın kapatılacağı iddialarına karşı, soruşturmanın iptal edilmesinin söz konusu bile olmadığını ama İsrail’den bekledikleri bilgilendirme yazısının da hâlâ gelmediğini söyledi.

-Mart ayında Taraf gazetesinin yayınladığı WikiLeaks’in Stratford belgelerinden, kurumun kurucusu ve direktörü George Friedman’ın “Türkler fena kötek yedi, İsrailliler ise muhteşem bir konuma geçti ve delicesine mutlular. Çığ oluşmadı. Bir iç soruşturma yapılmayacak. Türkler de artık talep etmiyor. Türkler bir propaganda darbesinin, ancak arkanda bir güç varsa işleyebileceğini keşfetti ve henüz bu güce sahip değiller.” dediğini öğrendik…
Friedman, WikiLeaks belgelerinden yola çıkılarak yapılan haberlerde sözlerinin çarptıldığını ve kendisinin Türkiye dostu olduğunu söyledi.

-Birleşmiş Milletler’e bağlı UNICEF’in “Çocuklara yönelik insani yardım girişimi” projesinin tanıtım toplantısında konuşan Sağlık Bakanı Recep Akdağ Gazze’de yaşanan trajediye dikkat çekerek: “Gazze’de ilaca ihtiyacı olan insanların ilaçlarını Türkiye cumhuriyeti olarak götürmeye çalışıyoruz fakat adeta bir açık hapishaneye dönüştürülmüş Gazze’ye bu ilaçları sokamıyoruz. Bu bir insanlık ayıbıdır. İlaca, tıbbi malzemeye ihtiyacı olan insanlara ilacın, tıbbi malzemenin, desteğin, yardımın ulaştırılmasına engel olmak bir insanlık suçudur.” dedi.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Rumların İsrail ile birlikte Akdeniz’de yaptığı aramaları değerlendirdi. Yıldız, İsrail ve Rumlar tarafından Akdeniz’de çıkarılacak doğalgazın Türkiye üzerinde Avrupa’ya taşınması planına karşı çıkarak: “Mavi Marmara konusu bu hale gelmeseydi yürütülebilecek çok fazla ortak proje vardı. Ama bu doğalgaz 9 tane canımızın taşıyabilecek durumda değil.” dedi.

-Fethullah Gülen ve camiası Mavi Marmara’ya karşı olan tutumunu hâlâ değiştirmedi. Türkiye’de 1980 sonrası CIA İstasyon Şefi olarak görev yapan Graham Fuller 6 Nisan tarihinde Radikal gazetesinde yayınlanan söyleşide konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Gülenciler, Washington’ı harekete karşı düşman etmek istemiyorlar. Batı karşıtı görünmek istemiyorlar. Zaten Batı karşıtı da değiller ama öyle görünmek dahi istemiyorlar. Ayrıca İsrail karşıtı görünmekten de kaçınıyorlar. Fethullah Gülen de Mavi Marmara Olayı’nı eleştirmişti.”

-Şehit aileleri olayın ikinci yıldönümünü takip eden günlerde bulundukları şehirlerin savcılıklarına İsrail aleyhine dava açmak için hazırlıklara başladılar.

-Cengiz Songür’ün kuzeni, “Şehid Cengiz Songür” kitabının yazarı Kemal Songür: “Acılar zamanla iyice derinleşti. Şehid ailelerinin Mavi Marmara davasından maddi bir beklentisi yok. Manevi olaraksa suçluların cezalandırılmasını ve Gazze halkının İsrail’in zulmünden kurtulup özgürlüğüne kavuşmasını bekliyorlar.” dedi.

-Mavi Marmara davası olayın yıldönümüne bir hafta kala ivme kazandı ve neredeyse her gün sürpriz gelişmeler oldu.

-23 Mayıs tarihli gazeteler Mavi Marmara iddianamesinin mahkemeye gönderildiği haberini duyurdular. Haberlere göre, İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Akif Ekinci’nin Dışişleri’nden cevap gelmeden davayı açmayacağını öğrenen İHH avukatları, Başsavcı Turan Çolakkadı’yı makamında ziyaret etmişlerdi. Çolakkadı bu görüşmenin ardından, savcı Mehmet Akif Ekinci’yi makamına çağırarak iddianamenin bu haliyle onaylanmasına karar verdiğini açıklamıştı.
İddianamede; baskın emrini veren dönemin İsrail Genelkurmay Başkanı Rau Gabiel Ashkenazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Maron, Hava Kuvvetleri İstihbarat Sorumlusu Avishay Levi ve İsrail İstihbarat Başkanı Amos Yadlin’in kasten adam öldürme, kasten adam öldürmeye teşebbüs, nitelikli kasten yaralama, kasten yaralama, silahla kasten adam öldürmeye zincirleme azmettirme, nitelikli yağma, deniz veya demiryolu ulaşım araçlarını kaçırma veya alıkoyma, nitelikli mala zarar verme, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma ve eziyet suçlarına azmettirme’ suçlarından yargılanmaları talep ediliyordu.

-Bu haberler İsrail’de ses getirdi. 24 Mayıs tarihli Haaretz gazetesine göre, dört komutan hakkında iddianame hazırlanmasını değerlendiren uluslararası hukuk uzmanları, Türkiye’nin İnterpol’den “kırmızı bülten” çıkartmasını isteyebileceğini, bu durumda komutanların İnterpol üyesi bir ülkeyi ziyaret ettiklerinde gözaltına alınma tehlikesi ile karşı karşıya kalacağına dikkat çektiler.
Yedioth Ahronoth gazetesi ise İsrail’deki diplomatik kaynakların “Bu haberler doğu ise bizim de Türkiye’yi uluslararası arenada rahatsız etme yollarımız var. Eğer bu yolu takip etmek istiyorlarsa biz de ne yapacağımızı biliriz. Onların bol Aşil topukları var. Bir tırmanma istemiyoruz ama eğer oyun bu ise, biz de oynarız” diye rest çektiğini yazdı.

-25 Mayıs akşamı, Bülent Yıldırım, katıldığı bir televizyon prgramında (Kanal 7-İskele Sancak) Mavi Marmara’ya saldıran askerlerin arasında T.C vatandaşları da olduğu bilgisini paylaştı.
Telefonla görüştüğüm İHH Başkan Yardımcısı ve Sözcüsü Hüseyin Oruç, bu önemli bilgiyi kamuoyuna duyurmak için iki yıl beklemelerini: “Dava sürecine zarar vermemesi için sadece savcılarla paylaştık. O sıcak günlerde paylaşsaydık yoğun bir tepki oluşacaktı. Olayın Yahudi düşmanlığına taşınmasından çekiniyorduk. Duyguları kabarmış olan üzgün ve öfkeli insanlar galeyana gelebilirlerdi. Zaten, Yahudi-Musevi cemaatlerinin birçoğu da ilk günden beri sürekli olarak İsrail’in yaptığı katliamı reddeden açıklamalar yapıyorlardı. O insanların bu bilgiden dolayı sıkıntı duymasını istemiyorduk.” şeklinde açıkladı.

– 28 Mayıs’ta, İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi, olay tarihinde İsrail Genelkurmay Başkanı olan Rau Aluf Gabiel Ashknazi, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eliezer Alfred Marom, İstihbarat Başkanı Amos Yadlin ve Hava Kuvvetleri Komutanı Avishay Levi hakkında hazırlanan iddianameyi oy birliğiyle kabul etti. Mahkeme, davanın ilk duruşmasının 6 Kasım Salı günü yapılmasını kararlaştırdı.

-13 Haziran’da İsrail Devlet Denetleme Kurulu, Mavi Marmara operasyonuyla ilgili hazırladığı raporda İsrail hükümetine ve ordusuna karşı ağır eleştiriler yöneltti. Raporda, karar verme sürecinin koordine edilmediği ve belgelenmediği; Netanyahu’nun tüm siyasi unsurları kapsayan bir yaklaşımda bulunmadığı, filoya olası bir müdahale için hazırlıklara geç başladığı ve bu konuyu kurmaylarıyla ancak 26 Mayıs 2010’da -askeri yetkililer ve ulusal güvenlik konseyi üyeleri olmadan- görüştüğü; ordunun ise yolcuların şiddete başvurması halinde nasıl bir karşılık verileceğine dair eylem planı hazırlamadığı belirtildi.

 

 

 

0 Yorum ↓

Yorum Yok

Yorum Yazın