Bölüm

İyi insanlara öteki iyi insanları anlatabilmek

Mavi Marmara katliamından iki ay sonra,
kafalarda oluşan
soru işaretlerinin peşine düşerek
olayı daha iyi anlamak ve
o “iyi insanları” yakından tanımak için
uzun bir yolculuğa çıktım.”

Bana göre, Mavi Marmara gemisiyle Gazze yoluna çıkanların iyi ve duyarlı insanlar oldukları apaçık ortadaydı. İyilikten ve dayanışma ruhundan başka hangi güç kadın- erkek, yaşlı- genç, yüzlerce kişiyi binlerce kilometre uzaktaki insanların yardımına koştururdu ki?

Bu olayın en hazin tarafıysa onlardaki bu dayanışma ruhunun bir başka kesimdeki “iyi insanlar” tarafından anlaşılamamasıydı. Bazıları, öldürenleri değil de ölenleri suçlu buluyordu.

“Ne işleri vardı Gazze’de, İsrail’in ne olduğunu bilmiyorlar mıydı? Hem, Türkiye’de yardıma muhtaç insan kalmamıştı da sıra Filistin’e mi gelmişti?”

Karınca ezmeyecek kadar sevecen kişilerden dahi bu tür sözleri duyduğumda hayretler içinde kalıyordum.

Elbette onlar da insanların ölmesine, geride kalan yetim ve öksüzlere, gözü yaşlı ana babalara üzülüyorlardı. Ama o kadardı işte…

Çünkü onlar, bu olayı “siyâsî bir girişimin sonucu” olarak görüyorlardı. Bu da kalplerini taşlaştırıyor, vicdanlarını uyuşturuyordu. Ve bu “iyi insanlar”, insanlık tarihine kara bir leke olarak geçen Mavi Marmara katliamı karşısında hüzün verici bir duyarsızlıkla öldürenleri değil de ölenleri sorguluyorlardı.

Bu durumun en önemli nedeni, gerek Gazze’de gerekse Mavi Marmara baskını sırasında hayatını kaybeden insanların ilgi ve yaşam alanımızın içinde olmamasıydı.

Mavi Marmara yolcuları, sistemin ve medyanın toplumsal bilinçaltımıza on yıllar boyunca oya gibi işlediği algıya göre; siyâsî görüşleriyle, yaşam biçimleriyle, inançlarını ifade edişleriyle “öteki” idiler.

Hâl böyle olunca, Mavi Marmara katliamından iki ay sonra, kafalarda oluşan soru işaretlerinin peşine düşerek olayı daha iyi anlamak ve o “iyi insanları” yakından tanımak için uzun bir yolculuğa çıktım.

“Gazze Şehitleri”nin, Diyarbakır, Siirt, İskenderun, Adana, Kayseri, İzmir ve İstanbul’daki yakınlarıyla görüşüp uzun söyleşiler yaptım.

Onları, yüreği yanan ailelerinden, arkadaşlarından, konu komşularından dinledim. Görüştüğüm insanların açık yüreklilikleri sayesinde, Ali Haydar Bengi, İbrahim Bilgen, Fahri Yaldız, Cengiz Akyüz, Çetin Topçuoğlu, Cengiz Songür, Cevdet Kılıçlar, Necdet Yıldırım ve Furkan Doğan’ı tanıma şansına eriştim.

0 Yorum ↓

Yorum Yok

Yorum Yazın